Kış mevsimi geldi geliyor derken kapıya dayandı bile. Yazın gezmelerle tozmalarla hareketli geçen zaman kışın havaların soğuması ile yerini çoğunlukla miskinliğe bırakmaktadır. Mesela yağmurlu ya da karlı bir havada camdan dışarı seyretmek ya da battaniye altında tv izlemek birçoğunuzun hayalidir. Ayrıca kışın giyilen kalın giyeceklerinde mevcut kiloları saklayabilmesi özelliğine sığınarak kilo alımında bir rahatlama söz konusu olabiliyor. Ancak biz bu miskinlik hayallerine dur diyerek sizi kış aylarında da spor yapmanız ve beraberinde sağlıklı beslenenerek kilo vermenize yardımcı olmak istiyoruz. Soğuk havalarda dışarı çıkıp yürüyüş yapmak zor olabilir ancak bunu spor salonunda ya da evde yapılabilen fitness ile destekleyebilirsiniz. Elbette tek başına spor yeterli değil. Sağlıklı beslenmek de şart. Sağlıklı beslenme kuralları ile besleniyor olmanız kilo vermenizi, formunuzu korumanızı desteklediği gibi aynı zamanda sizi kışın gelebilecek hastalıklara da karşı koruma altına alıyor olacaktır.
Kış Aylarına Özel Beslenme Kuralları Nasıl Olmalıdır?
Kronik bir rahatsızlığınız var ya da yok, kilolu bir bireysiniz ya da değilsiniz. Bu sizin sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığınızda değişiklik yapılacağı anlamına gelmez. Sorunun cevabı ne olursa olsun yaşamınız boyunca 3 ana öğün ve 3 ara öğünden oluşan sağlıklı beslenme kurallarına ayak uydurmanız gerekmektedir.
Kış aylarında vücudunuzun direnci düşmekte, direnci artırabilmesi için vitamine ve minerallere ihtiyaç duymaktadır. Mümkün olduğunca her gün taze sebze ve meyve tüketilmelidir. A ve C vitamini gibi antioksidan vitaminler açısından zengin olan brokoli, havuç, lahana, kabak, maydanoz, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerle birlikte kız mevsiminde bol miktarda turunçgillerden portakal, mandalina ve elma, greyfurt gibi besinler tüketilmelidir.
C vitamini ve sıvı ihtiyacını desteklemek için kız aylarında taze meyve ve sebze suları tüketilebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken husus elde ettiğiniz meyve ve sebze suyunu aynı anda tüketmeniz gerektiğidir. Bekletildiğinde C vitamini azalabilir ve içtiğiniz meyve suyu sadece şekerden ibaret olur. Eğer şeker hastalığınız var ise doktorunuza danışmalı ve kontrollü tüketim yapmalısınız.
E vitamini bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için gereklidir. Soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlara karşı vücudun direncini artırmaktadır. E vitamini kaynağı iyi olan fındık, ceviz gibi yağlı tohumlar, yeşil yapraklı sebzeler ya da kuru baklagillerin yeterli miktarda tüketilmesi gerekmektedir.
Yazın güneşten alınabilen D vitamini kış aylarında doğal güneşten temin edilememektir. Kemik ve diş sağlığı için ihtiyaç duyulan D vitaminine ihtiyaç duyulmaktadır ancak herhangi bir besinde bulunmamaktadır.
Kış aylarında gün yüzüne çıkan en zararlı beslenme alışkanlığı yağlı yiyeceklerin tüketilmesidir. Yağ tüketiminde bilhassa dikkatli olunmalı, katı margarin ve tereyağı tüketiminden uzak durulmalıdır. Ayrıca yoğun yağ içeren kırmızı etler de tehlike yaratabilmektedir.
Kış aylarında vücut ağırlığınızın kontrolünün sağlanmasında basit karbonhidrat olan saf şeker ve şekerli besinler tüketmek yerine kepekli ekmek, bulgur, makarna gibi tam tahıllı ürünlerin tüketilmesinde özenli davranılmalıdır. Ayrıca enerjisi yoğun olan hamurlu tatlılar yerine sütlü ve meyveli tatlılar kullanılmalıdır. Kışın hareketlerin de kısıtlanması sebebiyle sindirim sistemini harekete geçirecek posalı gıdalar ve kuru baklagiller en az haftada 2 kez tüketimi tercih edilmelidir ve mutlaka düzenli fiziksel aktivite yapılmalıdır.
Kış aylarında özellikle çocukların sevdiği sebzeler kısıtlı olmaktadır. Kereviz, pırasa, ıspanak gibi kış sebzeleri çocukların tüketiminde anneleri ziyadesiyle zorlamaktadır. Bu sebeple ısrarcı olmak yerine mevzu bahis sebzeleri farklı sunumlarla tüketimini sağlayabilirsiniz. Mesela kereviz yemeğini reddeden bir çocuğa rendeleyerek ve yoğurtla karıştırılarak yedirilebilir. Diğer bir öneri ise bu sebzelerden yapılan krepleri, börekleri yedirmek olacaktır.
Kış Ayları Beslenmesi için Öneri;
Kış mevsiminde vücut ısısını dengede tutmak oldukça önemlidir. Bu dengeyi sağlayabilmek için yeterli miktarda sıvı alınması gerekmektedir. Alınan sıvı vücutta oluşan toksinlerin de atılmasını sağlayarak vücut fonksiyonlarının düzenli çalışmasında ve vücuttaki bir çok biyokimsal reaksiyonun gerçekleşmesinde de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle her gün en az iki ya da iki buçuk litre yani on iki – on dört bardak su içilmelidir. Sıvı alımında ayrıca ıhlamur, kuşburnu çayı, ada çayı, açık çay gibi sıcak içecekler de tercih edilebilir.
Eğer su içmek konusunda sıkıntı yaşıyorsanız suyunuzun içine kabuk tarçın ve limon katarak aromalandırabilirsiniz. Bu içtiğiniz suyun hem daha lezzetli ve içilebilir olmasını sağlayacak hem de metabolizmanızın hızlanması konusunda destekleyici bir unsur olacaktır.
*Yorumlara cevap verebilmek için hesabınızın olması gerekmektedir. Buraya tıklayarak hesap oluşturabilirsiniz.