Onkoloji Hastaları Yemek Listesi | Kanser Tedavisi Yiyecekleri

Vücudun yapı taşları olarak kabul edilmekte olan hücreler bir araya geldiklerinde dokuları, dokular ise organları oluşturmaktadırlar. Kanser hastalığı ise sanıldığının aksine organlarda ve dokularda değil hücresel aşamada başlamaktadır. Normal bir vücut yapısında, vücudun ihtiyacına göre hücreler oluşmakta, büyümekte ve bölünerek gerekli olan yeni hücrelerin meydana gelmesini sağlamaktadır. Yaşlandıklarında ise ölerek yerine yeniden hücre oluşumuna yardımcı olmaktadır. Bazen bu döngü bozulmakta ve vücudun kontrolü dışında daha fazla hücre oluşmakta ya da yaşlı hücrelerin ölmesi gerektiği halde ölmezler. Bu söz konusu anormal sayılan hücrelerin kontrol dışı büyümesi ile ortaya çıkan doku kütlesi “tümör” olarak adlandırılmaktadır. Tümörler iyi ya da kötü huylu olabilmektedir. Kötü huylu tümörler sonucunda kanser ortaya çıkmaktadır. Kanser, yaşamı ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Kanserli hücre vücuttan operasyon sonucu alınabilmekte ancak yeniden büyüyerek tehdit oluşturabilmektedir.  Diğer organlara da yayılabilme ihtimali söz konusu olabilmektedir.

Kırmızı Et Tüketimi Sınırlandırılmalı ve Pişirme Aşamasında Dikkatli Olunmalıdır

Kırmızı et ve beraberinde işlenmiş etler, kolorektal kanser türünün riskini önemli derecede arttırmaktadır. Kırmızı et tüketimi söz konusu olduğunda, bağırsaklarda emilimi esnasında serbest radikaller oluşmasına neden olmaktadır. İkinci etken olarak ise kırmızı etin beraberinde yeterli miktarda lif içeren besinler tüketilmez ise bağırsaklarda kalma süresi uzuyor ve sonucunda maruziyet artmaktadır. Bu sebeple kırmızı et ve işlenmiş et tüketimi söz konusu olan bireylerde tüketmeyenlere kıyasla %18 civarında daha yüksek oranda kanser riski görülmektedir. İşlenmiş etlerin günlük olarak kadınlarda 50 gram erkeklerde ise 85 gramı geçmemesi sağlık uzmanları tarafından önerilmektedir. Kırmızı et tüketimi ise haftalık 500 gram ile sınırlandırılması sağlık açısından önem arz etmektedir.

Kırmızı et tüketiminde önem taşıyan diğer konu ise ızgarada et pişirirken dikkat edilmesi gereken noktalardır. Izgarada ya da kızartılarak etlerin yüksek ısıda pişirilmesi esnasında heterosiklik aminler olarak adlandırılan ve kansere neden olabileceği düşünülen zararlı bileşenler oluşmaktadır. Bu bileşenler ise DNA’ya zarar vererek prostat, meme, kolon velenf hücrelerinde kanser hastalığının oluşmasına sebep olabilmektedir.  Özellikle kalabalık ortamlarda yapılmakta olan yemeklerde pişirme süreci ve pişirme ısısına dikkat edilmemektedir. Etin yanması ya da direk olarak ateşle temas etmesi söz konusu olabilmektedir. Zararlı olabileceği için  ızgara usulü pişirilmiş etlerden mümkün olduğunca uzak durulması tavsiye edilmektedir. Ayrıca araştırmalar sık sık kızartılmış kırmızı et tüketenlerin tüketmeyenlere oranla kolon kanserine yakalanma riskinde %60 civarında artış görüldüğü belirtilmektedir.

Alkolde Ethanol Miktarı Önemli

Alkollü içecekler ile farinks, larinks, ağız, meme kanseri ve yemek borusu kanser türleri ile ilişkisi olduğu belirtilmektedir. Ayrıca yine alkol tüketimi ile karaciğer ve kolon kanseri riski artmaktadır. Batı ülkelerinde kadınlarda görülen kanser türlerinin %3, erkeklerin ise %10’luk dilimi alkol tüketimi sebebiyle ortaya çıkmaktadır. Ancak alkollü içeceklerin çeşidinden daha çok içeriğinde bulunan ethanol miktarı önem taşımaktadır. Alkol folat metabolizmasını etkilemekte ve DNA sentezi ile metilasyonunu bozarak kanser hastalığının gelişimine neden olmaktadır. Az tüketilerek koroner kalp hastalıklarınakarşı koruma sağladığı belirtilmektedir.

Toksinlerin Atılması İçin Sıvı Tüketimi Önemlidir

Sıvı tüketimi sadece kanser söz konusu olduğunda değil hayatın her döneminde büyük ölçüde önem taşımaktadır. Ancak kanser hastalığı türlerinden biri söz konusu ise sıvı tüketimi daha fazla önemsenmektedir. Bu süreçte bol miktarda sıvı tüketilmesi önerimizdir. Hücrelerin düzgün bir şekilde fonksiyon gösterebilmesi ve beraberinde vücuttaki toksinlerin atılabilmesi için su tüketimi günlük olarak yeterli miktarda sağlanmalıdır. Su, tüketilmesi gereken svıların en başında gelmektedir.  Ancak suyun dışında çay da önemli sıvılar arasında yer almaktadır. Çay, içeriğinde bulunan antioksidanlar ve fenol sebebiyle kanserin önlenmesinde önem taşımaktadır. Bu sebeple içecek tercihi açık çay olabilir. Karbonhidrat oranı yüksek olan meyve suları ve asitli içecekler kesinlikle tüketilmemelidir.

Süt ve Yoğurt Tüketilmelidir, Ancak!

Süt ürünlerinin düzenli tüketiliyor olması kolorektal kanser riskinin azalmasına yardımcı olmaktadır. Ancak son dönemlerde yapılmış olan bazı araştırmalar neticesinde  süt tüketimi sonucunda prostat kanserinin agresif formları açısından riskli olduğu gösterilmektedir. Ayrıca süt ve süt ürünlerinin içeriğinde bulunan kalsiyum sayesinde kolon kanserine karşı da koruyucu etkilere sahiptir. Gün içerisinde 700 mg. dan daha fazla miktarda kalsiyum alabilen kişiler, 500 mg. den daha az tüketenlere göre %45 daha az oranda kolon kanserine yakalanma riski taşımaktadır.

Serviks, Mide ve Akciğer Kanserini Önlemek İçin Çare: Meyve ve Sebze Tüketimi

Ağız kanseri, farinks kanseri, larinks kanseri, ösefagus kanseri, serviks kanseri, mide kanseri ve akciğer kanserine karşı önleyici etkileri sebebiyle meyve tüketimi önem taşımaktadır. Ayrıca yine larinks kanseri, farinks kanseri ve ağız kanserine karşı diğer besinlere oranla nişasta içeriği düşük olan biber, ıspanak ve domates tüketimi muhtemel önleyici etkilere sahiptir. Dengeli ve sağlıklı beslenme programı dahilinde tüm uzmanların tavsiyesi doğrultusunda gün içinde iki, maksimum olarak ise üç porsiyon meyve, gün içinde üç ya da dört porsiyon ise sebze grubundan bir besin tüketilmesine özen gösterilmelidir. Bununla birlikte meyve ve sebzelerin içeriğinde bol miktarda C vitamini bulunmakta ve yüksek dozda alınması ile gastrit mikrobu yani helicobakter piloriye bağlı olarak gelişmekte olan mide kanserinin önlenmesinde önemli bir yardımcı olarak gösterilmektedir. Bu durumda açık büfe restoranlarda tabağın büyük kısmı sebze ve meyvelerden oluşturulması önem taşımaktadır ve unutulmamalıdır. Ara öğünlerde ise meyveler çantada taşınabilir. Meyve ve sebzelerin içeriğinde yer alan antioksidanlar, C vitamini, E vitamini, fitokimyasal ve selenyum kanser önleyici etkilere sahiptir.

Kızartma Yağlarındaki Büyük Tehlike

Kavurma ve kızartma yöntemleri ile pişirilmekte olan besinlerde yer alan yağların oksidasyonu neticesinde kanserojen maddeler ortaya çıkmaktadır. Restoranlarda lezzet açısından kızartma yöntemi ile pişirilmiş besinler servis edilmektedir. Fakat kullanılmakta olan yağın kalitesi ve çeşidi istenilen düzeyde değildir ve sağlık üzerinde olumsuz etkileri mevcuttur. Bu nedenle mümkün olduğu kadar dışarıda yemek yenildiğinde ve tatil bölgelerinde beslenme esnasında kızartılmış besinler yerine buharda haşlanmış ya da fırında pişirilmiş besinlerin tüketimi tercih edilebilir. Bu konu üzerine yapılan bazı araştırmalar sonucunda çok fazla yağ tüketimi sonucunda hormona dayalı kanserler ve kolorektal kanser riskinin arttığı ortaya koyulmuştur. Ayrıca yine yağların ateş ile temas etmesi sonucunda kanserojen maddeler açığa çıkmaktadır. Önlem olarak ise yaz mevsiminde yağların güneş görmeyen bir yerde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Böylece yağın içerisinde yer alan zararlı maddelerin oluşma etkisi azalmaktadır.

Hayvansal Gıdalar Kanser Hastalığı Riskini Arttırıyor

Aşırı miktarda hayvansal kaynaklı protein tüketimi sonucunda kanser hastalığına yakalanma riski artmaktadır. Kırmızı et tüketimi fazla, posa tüketimi az ve Omega3 ile Omega6 yağlarının dengesizliği neticesinde kanser riskinin artmasına katkıda bulunmaktadır. Harvard Üniversitesi’nde ki bazı araştırmacılar, 28 yıl boyunca 121.000 yetişkin birey üzerinde araştırmalar yapmış ve hergün ortalama olarak 100 gram kadar kırmızı et tüketenlerde hiç et tüketmeyenlere göre %13 oranından daha fazla kanser hastalıklarına ya da kalp krizi geçirme riskine sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Hazır olarak satılan besinlere ilave edilen katkı maddeleri, besinlerin pişirilme yöntemleri ve bir çok farklı faktör kanser oluşumunu destekleyen sebepler arasında yer almaktadır. Ancak bu katkı maddesi içeren besinlerina kanser oluşumunu desteklediği gibi sağlıklı olarak tüketilen besinlerden de kanseri önleyici etkileri de mevcuttur. Bu besinler doğru bir şekilde ayırt edilmelidir. Bu noktadan besinlerden maksimum düzeyde fayda sağlayabilmek için besinlerin hazırlanması, pişirme ve saklama yöntemlerine dikkat edilmelidir. Ayrıca öğünlerde daha az yağlı ya da yağsız besinler tercih edilmeli ve yağ tercihi zeytinyağı olarak belirlenmelidir.

Cipsler ve Kızartmalar Tehlike Saçıyor

Hazırlanan besinler yüksek ısıda pişirilmesi halinde, kavrulduğunda ya da kızartıldığında kanser hastalıklarına yol açma potansiyeli olan bir bileşen akrilamid ortaya çıkmaktadır. Bu konu üzerine yapılan araştırmalar neticesinde uzun süreli akrilamid bileşenine maruz kalankişilerin kanser hastalıklarına yakalanma riskinin arttığı ortaya çıkmıştır. Bu noktada daha sağlıklı besinler tercih edilebilir. Cips çeşitleri mümkün olduğunca tüketilmemeli, patates kızartması tüketmek yerine haşlama ya da püre şeklinde tüketilmelidir.

Şekerli İçeceklerden Vazgeçilmelidir

Asitli içecekler ve hazır meyve suları gibi yoğun şekerli içecekler bilindiği üzere kilo aldırmakta ve şeker hastalığına neden olmaktadır. Ancak bunun yanında endometriyum kanser çeşitleri yani kadın üreme sistemlerinde görülmekte olan kanser türlerinin oluşma riskini arttırmaktadır. Bu konu ile ilgili yapılan bir araştırma sonucunda aşırı miktrda şekerli içecek tüketen kadınlarda, tüketmeyen kadınlara oranla %87 daha fazla oranda kanser hastalıklarına yakalanma riski mevcuttur.

Dirençli Nişastalar Tüketilmelidir

Bazı kişilerin günlük beslenme ve diyet programında fazla miktarda kırmızı et bulunmaktadır. Bu durum ise kolon kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Ancak kuru fasulye ve yulaf ezmesi gibi besinlerin içeriğinde bulunan dirençli nişastalar fazla kırmızı et tüketimi sonucunda oluşabilecek kolon kanseri riskini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Bu noktada alınması gereken önlem ise gün içerisinde et tüketilmesi halinde yaklaşık 40 gram kadar da dirençli nişasta içeren besinlerden tüketilmelidir. Böylece hücre çoğalma seviyesi normale dönüyor olacaktır.

Brokoli Tüketimi Önemli Ancak Buharda Pişirilmelidir

Kanser hastalıklarını önleyici lokomotif besinlerden biri de brokolidir ve mümkün olduğunca sık tüketilmelidir. Ancak yapılan araştırmalar buharda pişirilen brokolinin ocakta, mikrodalga da ve kızartılarak pişirilen brokoliye oranla daha fazla glucosinolate yani sebzelerde bulunan sağlıklı bileşenler içerdiğini göstermektedir. Bu nedenle buharda pişirilen brokoli, kanser hastalıklarına karşı diğer pişirme yöntemlerine göre daha maksimum düzeyde fayda sağlamaktadır. Çiçekli sebzeler olarak kabul edilen brokoli ve aynı familyadan çin lahanası, lahana ve karnabaharı haftada en az bir kere tüketen kişilerle, bu besinleri ayda bir kereden daha az miktarda tüketenlere oranla daha düşük sayıda böbrek kanserine yakalanma riski olduğu uzmanlar tarafından belirtilmektedir.

Brezilya Fındığını Hayatınıza Dahil Edin

Brezilya fındığı, toprakta yetişen ve selenyum içeriği zengin olan bir besin maddesidir. Tüketilmesi halinde kanser hücrelerinin yok olmasını sağlamakta ve hücre DNA’larının tamir edilmesine yardımcı olmaktadır. Bu konuda yapılmış olan bir araştırma sonucunda, günlük olarak alınan 200 mcg selenyumun prostat tümörünün %63 oranında azalmasına, kolon kanserinin %58 azalmasına, akciğer tümörlerinin %46 oranında azalmasına ve ölümle sonu.lanmış olan kanser hastalığı vakalarının %39 oranında azalttığı belirtilmiştir. Ancak ihtiyaç duyulan selenyumun tablet şeklinde değil doğal besinlerden alınıyor olması önem taşımaktadır. Günlük ihtiyaç duyulan 200 mcg selenyum yaklaşık iki adet brezilya fındığında bulunmaktadır.

Soğan ve Sarımsağı Sofranızdan Eksik Etmeyin

Soğan ve sarımsak güçlü ansioksidanlardır ve tüketimi ile birçok hastalıktan, özellikle de kanser hastalıklarında hücre büyümesini engelleyecek bileşenleri içermekte ve hastalığa yakalanma riskinden korumaktadır. Araştırmalar da bunu ortaya koymaktadır. Sarımsak tüketen kadınların, az miktarda tüketenlere kıyasla %50 daha az kolon kanseri hastalığına yakalanma riski olduğu araştırma sonuçlarında ortaya koyulmuştur. Ancak keskin kokulu olması sebebiyle tüketilmek istenmemektedir. Ayrıca sarımsağın içeriğinde yer alan “allium sulfur” bileşeni sayesinde vücuttaki kansere neden olan kimyasallar atılabilmektedir. Ayrıca yine bu bileşenler sayesinde kanser hücreleri doğal yolla ölebilmektedir.

Enginar Tüketin

Enginar, kanser hastalığını önleyen güçlü bir antioksidan olarak kabul edilen silmarin bileşiğini içermektedir. Kanserden korunabilmek adına en çok miktarda tüketilmesi gereken sebzelerden biridir ve cilt kanseri hücrelerinin yüksek oranda küçülmesine yardımcı olmaktadır.

Yeşil Çay Olmazsa Olmazınız

Yeşil çayın kanser dahil bir çok hastalık üzerindeki iyileştirici etkileri özellikle Asya ülkelerinde uzun yıllardır bilinmektedir. Yeşil çay, içeriğinde antioksidan görevini görmekte olan epigallocatechin gallate adlı kimsayal içermekte ve bu kimyasalın kanser karşıtı gücü mevcuttur.  Araştırmacılar, kanser hastalıkları ve yeşil çay arasındaki ilişkiyi uzun zamandır incelemektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde yeşil çay tüketen kişilerde meme kanseri, yumurtalık kanseri, prostat kanseri, akciğer kanseri ve kolon kanserine yakalanma risklerinin düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

Lahana Turşusunu Sofralarınıza Koyabilirsiniz

Lahana turşusunun yapımı aşamasında lahanalar fermantasyon işlemine tabi tutulmaktadır. Bu işlem ise lahana turşusuna sulforen ve  indol bileşenleri sayesinde kanserle savaşabilme gücü kazandırmaktadır. Turşuyu tüketmeden önce sodyum oranını azaltabilmek adına sudan geçirilmesi doğru bir adım olacaktır.

Somon Balığı Tüketmelisiniz

Somon balığı haftada üç ila daha fazla miktarda tüketilmesi sonucunda kansere dönüşebilen poliplere yakalanma riskini %33 oranında azaltabilmektedir. Ayrıca Omega-3 içeriği sayesinde de kanser hastalıkları ile savaşta büyük ölçüde önemli bir yere sahiğtir.

Kırmızı Üzüm ve Kivi Tüketin

Kırmızı üzüm, kuvvetli bir antioksidandır ve tüketilmesi sonucunda mide kanseri, lenf kanseri, karaciğer ve meme kanserlerinin oluşumunu yavaşlatmaktadır. Ayrıca kivi C vitamini ve E vitamini içermektedir. İçeriğinde bulunan lutein ve antioksidankanser hastalığı ile savaşabilme gücüne sahiptir.

İşlenmiş, Hazır ve Prezerve Edilmiş Besinlere Dikkat

Tuzla işlenmiş besinler özellikle mide kanserine yol açabilmektedir. Mısır gevreği, baklagiller ve taneli tahıllar alfatoksin içermektedir ve karaciğer kanserine neden olabilirler. Gün içerisinde altı gramdan az tuzlu, tuz ile işlenmiş besinler tüketilmeli ve nemi ortamlarda saklanmış olan besinler ise tüketilmemelidir.

Tüm bu önerilerden yola çıkarak söyleyebiliriz ki kanser hastalıklarından korunabilmek için birinci kuralımız tek tip beslenmeden kaçınılması gerektiğidir. Zararlı olan besinler bir yana faydalı olan besinlerin de aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü fazla miktarda ki tüketimler vücuda zarar vermektedir. Fazla kaloriler kanser hastalıklarında olduğu gibi bir çok hastalığın da nedeni olabilir. Bu sebeple sebze ve meyve tüketimine düzenli olarak özen gösterilmeli ve günlük olarak 25 ila 30 dakika yürüyüş yapılmalı, sigara ve alkol tüketiminden kaçınılmalı, eğer vazgeçilemiyor iseniz tüketimlerini en minimal düzeye çekmeli ve beden kitle indeksinin normal standartlarına yani 18 ila 25 değerleri arasında stabil kalması sağlanmalıdır.

Kanserden Korunmak İçin Bu Önerilere Dikkat!

  • Her bireyin kendi vücut yapısına göre ideal bir kilosu vardır. Kanserden korunmak için kilolu iseniz ideal kiloya ulaşmalı ve bu kilonuzu korumaya çalışmalısınız.
  • İdeal kilonun korunabilmesi ve başka hastalıklara davetiye çıkarmaması için şeker kullanımından kaçınmalısınız.
  • Tek tip beslenmeden her daim kaçınmalısınız. Bunu sağlayabilbek için gerekiyorsa bir sağlıklı beslenme uzmanından yardım alabilirsiniz. Ancak kendinizde sağlıksız besinleri hayatınızdan çıkarıp, sağlıklı besinleri hayatınıza dahil edebilirsiniz. Tahıl, meyve, sebze, et, süt ve sağlıklı yağlar olmak üzere tüm besin grupları gün içerisinde uygun miktarlarda tüketilmelidir.
  • Gün içerisinde beş porsiyon meyve ve iki porsiyon sebze tüketimine dikkat etmelisiniz.
  • Posa alımı, kanserden korunabilmek adına büyük ölçüde önem taşımaktadır. Bu nedenle tüketilecek besinler de dikkatle seçilmelidir. Örneğin beyaz ekmek yerine çavdar, tam buğday ya da kepek ekmeği tercih edilebilir. Diğer önemli önerimiz ise kabukları ile tüketilebilen meyvelerin kabuklu olaran yeniyor olmasıdır.
  • Sigara tüketiminden kaçınılmalı ve sigara içilan ortamlardan dahi uzak durulmalıdır.
  • Gün içerisinde 2 ila 2,5 litre su içilmelidir.
  • Hareketsiz bir yaşam yerine günlük fiziksel aktivitelerin düzenli olarak yapıldığı bir yaşam sürdürmeniz gerekmektedir. Haftada en az iki gün düzenli spor yapılmalıdır. Düzenli yapılan spor, sağlıklı yaşam için önemli kurallardan birtanesidir.
  • Tüketilecek besinler kadar besinlerin pişirilme yöntemleri de önem taşımaktadır. Fırında ya da haşlama yöntemi ile pişirmeler daha çok tercih edilmelidir. Kızartmalardan uzak durulmalı ve besinler fazla kavurulmadan hazırlanmalıdır.
  • Aşırı miktarda alkol tüketiminden kaçınılmalı ve ölçülü olarak tüketilmelidir.
  • Çay ve kahve tüketimi sınırlandırılmalı, kahve yaparken süt tozu kullanmak yerine yarım yağlı süt tercih edilmelidir.
  • Hazır meyve suları, asitli içecekler yerine az şekerle pişirilmiş komposto, hoşaf ile taze sıkılan meyve suları tercih edilmelidir.
  • Kızartma yağları çoklu kullanılmamalıdır.
  • Her çeşit besinin temiz bir şekilde yıkanıp temizlenmesi sağlanmalıdır. Yıkarken de yine temiz su tercih edilmelidir.
  • İçeriğinde zengin Omega3 yağ asitleri bulunan balık, haftada iki ila üç defa tüketilmelidir.
  • Doğrudan ateşte pişirilmiş olan besinler haftada en fazla bir defa tüketilmelidir.
  • Karnabahar, lahana, brokoli gibi güçlü antioksidan kaynaklı besinlerin tüketim sıklıkları arttırılmalıdır.
  • Herhangi bir hastalıktan dolayı sınırlandırma getirilmedi ise, gün içerisinde iki bardak kadar süt ya da yoğurt tüketimi sağlanmalıdır.
  • Özellikle yaz mevsimlerinde güneşin direkt ışınlarından kaçınılmalıdır.
  • Günlük olarak tuz tüketimi beş gramın altında kalmalıdır. Ayrıca turşu ve salamura gibi yüksek oranda tuz içeren besinlerin tüketimi ise sınırlandırılmalıdır.
  • Kanser hastalıklarına yakalanma riskini en az indirebilmek için sosis, salam ve tütsülenmiş besin grupları mümkün olduğunca az miktarda tüketilmeli ya da hiç tüketilmemelidir.
  • Salamura ve tütsülenmiş besinler kanserojen olabilmekte ve araşırmalar da bunu desteklemektedir. Bu nedenle basedilen besinler daha az mikyatda tüketilmelidir.
  • Gün içerisinde alınan bir adet aspirin vücudu kanserden korumaktadır. Aspirin tüketenler, tüketmeyenlere göre %20 daha az yumurtalık kanserine yakalanma riski taşımaktadır.
  • Vücuttaki D vitamini eksikliği kanser hastalıklarından birine yakalanma riskine neden olabilmektedir. Araştırmalar sonucunda D vitamini eksikliği hücreler arasında bulunan iletişimi azaltmakta ve onların biririne tutunmalarını durdurmaktadır. Bu durum ise kanser hücrelerinin yayılmasına neden olmaktadır. Günlük D vitamini ihtiyacı 15 dakikalık güneş ışığından alınabilmektedir ve en kaliteli D vitamini kaynağı güneştir.

Renkler ile Sebze ve Meyvede Kanser Hastalığını Önleyici Bileşenler

 

Renk Adı

Fitokimyasal

Sebze ve Meyve

Kırmızı Laykopen Pembe greyfurt, domates ve domates ürünleri, karpuz ve kavun
Kırmızı ve Mor Polifenoller, antosiyanidin Üzüm, erik, orman meyveleri, mürdüm eriği
Turuncu α-ve β- karoten Mango, havuç, balkabağı
Turuncu ve sarı Flavonoid, β- cryptoxanthin Papaya, nektarin, kavun, şeftali
Sarı ve yeşil  Zeaxanthin, lutein Ispanak, şalgam, kavun, avakado, karalahana,

Kanserden Koruyan En Önemli 10 Besin Nedir?

Turp

Güçlü bir antioksidan olarak kabul edilen turp çeşitlerinden en bilinenleri kırmızı ve siyah turptur. Turp çeşitleri flavonoidler açısından oldukça zengindir. Ayrıca içeriğinde bulunan lif ve glukosinolat bileşikleri sayesinde kalın bağırsak kanseri başta olmak üzere bir çok kanser hastalığı çeşidine karşı koruma sağladığı yapılan bazı araştırmalar neticesinde belirtilmektedir. Günlük posa ihtiyacının %25 lik kısmını karşılayabilmek adına bir kase rendelenmiş turp tüketebilirsiniz.

Çekirdekli Siyah Üzüm

Genellikle siyah üzümün çekirdeği sevilmemektedir ancak siyah üzümde kansere karşı asıl etki çekirdeğindedi ve en güçlü antioksidanlardan resveratrol bileşenini içermektedir. Yapılan bazı çalışmalar çekirdekli siyah üzümün özellikle pankreas kanseri, kolon kanseri ve akciğer kanseri gibi kanser türlerinde kanserli hücreleri etkisiz hale getirdiği belirtilmiştir. Günde bir salkım ya da 15 adet siyah üzüm çekirdekleri ile birlikte tüketilmelidir.

Soğan, Sarımsak ve Pırasa

Biyoaktif sülfür bileşikleri soğan, sarımsak ve pırasaya okusunu vermekte ve kansere korşu koruyucu etkilere sahip olmaktadır. Özellikle de gastrointestinal bölgede oluşabilecek kanserlere karşı koruyucudur. Gün içinde bir küçük boy soğan, ile iki ila üç diş sarımsak tüketilmesi önerilmektedir.

Balık

Yüksek oranda Omega-3 içeren uskumru balığı, somon balığı ve sardalya balığı beyin ve göz hücrelerinin korunmasında etkilidir. Bu konu ile ilgili yapılmış olan bir çok çalışma sonucunda bağırsak kanseri, meme kanseri ve prostat kanserine karşı koruyucu etkilere sahip olduğu kanıtlanmıştır.

Ispanak

Ispanak içeriğinde bulunan vitamin ve minerallerden karotenler, folik asit ve lutein gibi fonksiyonel bileşenler ile kanser hastalığı türlerine karşı güçlü bir silah olarak kabul edilmektedir. Ispanak ile ilgili yapılmış çalışmalarda mide kanseri, ağız kanseri ve özofagus yani yemek borusu kanserine karşı koruyucu etkilere sahip olduğu kanıtlanmıştır.

Pancar ve Siyah Havuç

Siyah havuç, antosiyonin olarak adlandırılan mor pigmentler içermektedir ve bu pigmentler sayesinde oldukça güçlü antioksidan görevi görmektedir. Böylece bir çok kanser hücresi baskılanmakta, üremesi engellenmekte ve bağışıklığı güçlendirmektedir. Kırmızı pancar ise kanserin önlenmesi açısından oldukça önemli antioksidanlardan vulgaxanthin ve betanin bileşenlerini içermektedir. Kırmızı pancar uzun süre kaynatılması halinde bu bileşenlerin etkinliği azalmaktadır. Bu nedenle bizim de önerimiz günde bir adet siyah havuç ve bir adet pancar sıkılır ve taze olarak tüketilirse o günkü kanser koruması gerçekleşmiş olacaktır.

Yeşil Çay

Yeşil çay, yukarıda da bahsettiğimiz gibi kanserden korunabilmek için önemli bir besindir ve günde iki fincan tüketilmelidir. Ancak bazı hastalıklara sahip kişiler için sakıncalı olabilmektedir. Böyle bir durum söz konusu ise mutlaka doktora danışılmalıdır.

Domates

Domates, içeriğinde bulunan ve kırmızı rengini veren karotenoid türü olan likopen pigmenti güçlü bir antioksidandır ve kanser hücrelerinin büyümesini durdurmaktadır. Özellikle de rahim ağzı kanseri türüne karşı koruyucu etkilere sahiptir. Yaz aylarında likopen içeriği daha fazla orandadır ve bu nedenle yaz mevsiminde mutlaka sofralarda yer alması gerekmektedir.

Soya Fasulyesi

Soya fasulyesi içeriğinde bulunan izoflavonlar sayesinde kansere karşı koruyucu etkilere sahip bir besin maddesi olarak beslenme programlarında mutlaka yer almasıgerekmektedir. Özellikle Asya toplumlarında yeterli miktarda soya fasulyesi tüketilmesi sebebiyle meme kanseri daha az miktarda görülmektedir. Gün içerisinde bir fincan pişmiş soya fasulyesi tüketilmesi halinde meme kanserine karşı koruma sağlanmış olacaktır.

Zeytinyağı

Akdeniz tipi beslenme programının vazgeçilmezlerinden zeytinyağı, içeriğinde tokoferol ve fenolik bileşenleri ile yüksek oranda tekli doymamış yağ asitleri içermektedir. Bu bileşenler sayesinde ise kansere karşı koruyucu etkilere sahip olduğu uzmanlar tarafından düşünülmektedir. Günlük beslenme dahilinde tercih edilmesi gereken yağlardan biridir zeytinyağı.

 

Bitkiler ve İyi Geldiği Kanser Türleri Nelerdir?

Kanser hastalıkları öncesinde doğru beslenerek hastalıkları önlemek mümkündür. Bundan makalemizin başında da belirttik. Ancak kanser hastalığı türlerinden biri söz konusu olduğunda hastane ortamında ve doktor öncülüğünde ilaç tedavisi süreci başlayacaktır. Günümüzde ise medikal ilaçların yanı sıra fitoterapi yani bitkilerle tedavi de kanser hastalıkları tedavisinde önemli bir yer kazanmıştır. Bazı bitkiler vardır ki bazı kanser türlerinde doğrudan olumlu etkilere sahiptir ve tedavi aşamasında kemoterapi, radyoterapi ve hormonal tedavinin yanında tercih edilebilmektedir. Şimdi bu bitkilere ve iyi geldiği kanser türlerine göz atalım:

  • Aloe vera bitkisi insan, hayvan ve hücre çalışmaları sonucunda bağışıklık sistemini düzenlemekte ve bu özelliği ile cilt kanserlerinden korunmak için faydalı bir bitki olarak kabul edilebilmektedir.
  • Biberiye, lösemi (kan kanseri), meme kanseri, cilt kanseri, akciğer kanseri ve bağırsak kanserine karşı koruma sağlamaktadır.
  • Karayılan otu, prostat kanseri tedavisinde oldukça etkilidir.
  • Arı poleni, kalın bağırsak kanseri, akciğer kanseri, beyin kanseri, malign (yumuşak doku tümörü), melanom (cilt kanseri), kalın bağırsak kanseri, lösemi ( kan kanseri), prostat kanseri ve meme kanseri türlerinde olumlu etkilere sahiptir. Ayrıca akciğer kanserine karşı da koruyucu etkilere sahiptir.
  • Brokoli, kalın bağırsak kanseri, meme kanseri, idrar yolları kanseri ve idrar torbası kanserleri ile mücadele aşamasında koruyucu bir bitkidir. Ancak önerimiz buharda pişirilmiş brokoli tüketilmesidir.
  • Buğday çimi, meme kanserinde oldukça etkili bir besin maddesidir.
  • Çemenotu, kemik kanseri, karın zarı kanseri, kalın bağırsak kanseri, lösemi (kan kanseri) ve meme kanseri türlerinin tedavisinde etkili bir bitkidir.
  • Cezayir menekşesi, lenfoma (lenf kanseri), lösemi (kan kanseri) ve çeşitli organ kanserlerinin tedavisinde oldukça etkili bir bitkidir. Ancak doktor kontrolü dışında tüketilmemesi uzmanlar tarafından tavsiye edilmektedir. Zararlı yan etkileri olabilmektedir.
  • Isırgan otu, prostat kanseri tedavisinde etkili olabilmektedir.
  • Çörekotu, Kalınbağırsak kanseri, karaciğer kanseri, karın zarı kanseri, akciğer kanseri, lösemi, lenfoma, baş ve boyun, meme kanseri, prostat kanseri, pankreas kanseri ile yumuşak doku kanseri türlerinin tedavisinde yardımcı bir besin maddesi olarak kabul edilebilir.
  • Dut, kırmızı, beyaz ve kara dut olarak kanser hastaları için destek sağlayan bir besin maddesi olarak gösterilmektedir.
  • Devedikeni, idrar yolları kanseri, idrar torbası kanseri, kalın bağırsak kanseri, baş ve boyun, akciğer kanseri ve prostat kanseri türlerine karşı etkili bir bitki olarak kabul edilmektedir.
  • Ekinezya, pankreas kanseri ve kalın bağırsak kanseri hastalıklarının tedavisinde etkilidir.
  • Keten tohumu, meme kanseri, malign (yumuşak doku tümörü), melanom (cilt kanseri), kalın bağırsak kanseri, prostat kanseri ve meme kanseri tedavisinde etkilidir.
  • Karahindiba, karaciğer kanseri, kalın bağırsak kanseri, malign (yumuşak doku tümörü), melanom (cilt kanseri), lösemi (kan kanseri), rahim kanseri ve meme kanserinin tedavilerinde yardımcı olabileceği uzmanlar tarafından belirtilmektedir.
  • Kudret narı, cilt kanseri, baş ve boyun, meme kanseri, idrar yolları ve idrar torbası kanseri, lenfoma (lenf kanseri), lösemi (kan kanseri), malign (yumuşak doku tümörü), melanom (cilt kanseri) ve prostat kanseri tedavilerinde olumlu etkilere sahiptir.
  • Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkilere sahip bir meyvedir. Ancak son dönemlerde anlaşılan greyfurt ve ilaç etkileşimi göz ardı edilmemelidir.
  • Ökseotu, karaciğer kanseri, baş ve boyun, akciğer kanseri, karın zarı kanseri ve meme kanserinde olumlu etkilere sahiptir.
  • Kızılcık, akciğer kanseri, kalın bağırsak kanseri, baş ve boyun, meme kanseri, prostat kanseri, yemek borusu kanseri ve yumuşak doku kanserlerinde olumlu etkilere sahiptir.
  • Nar, baş ve boyun, kalınbağırsak kanseri, meme kanseri, prostat anseri ve lösemi (kan kanseri) hastalıklarında etkilidir. Ayrıca düzenli tüketilmesi halinde kansere karşı koruyucu etkileri de mevcuttur.
  • Sarımsak, özellikle meme kanserinde oldukça fayda sağlamakta. Bunun dışında ise mide kanseri, prostat kanseri ve kalınbağırsak kanserlerine karşı da koruyucu etkilere sahiptir.
  • Üzüm ve özellikle üzüm çekirdeği ile kabuğunda bulunan kimyasal maddeler güçlü antioksidanlar olarak gösterilmektedir. Üzümde yer alan kimyasallar sayesinde kanser hastalıklarının yanı sıra kalp ve damar hastalıkları, santral sinir sistemi üzerinde koruyucu etkilere sahiptir.
  • Yabanmersini meyvesi, kalınbağırsak ve lösemi (kan kanseri) hastalıklarında etkilidir.
  • Yeşil çay, akciğer kanseri, baş ve boyun, kalın bağırsak kanseri, beyin kanseri, karaciğer kanseri, lenfoma (lenf kanseri), lösemi (kan kanseri), malign (yumuşak doku tümörü), melanom (cilt kanseri), prostat kanseri ve meme kanseri gibi türlerinde olumlu etkileri mevcuttur. Ayrıca çok güçlü bir antioksidan olan yeşil çay kansere karşı koruyucu görevini üstlenmektedir.
  • Zencefil, kalın bağırsak kanseri, akciğer kanseri, karaciğer kanseri, lenfoma (lenf kanseri), lösemi (kan kanseri), malign (yumuşak doku tümörü), melanom (cilt kanseri), meme kanseri, pankreas kanseri, mide kanseri ve yumurtalık kanseri türlerinde etkilidir. Ayrıca zencefilin kanser üzerindeki olumlu etkilerine dair yapılan araştırmalar sonucunda akciğer, kalın bağırsak, meme, mide, malign melanom, karaciğer, pankreas, lösemi, lenfoma ve yumurtalık kanseri türlerinde kanser hücrelerini öldürdüğü sonucuna varılmıştır. 
  • Zerdeçal, cilt kanseri, idrar yolları ve idrar torbası kanseri, baş ve boyun kanseri, meme kanseri, mide kanseri, kalın bağırsak kanseri,rahim ağzı kanseri ve pankreas kanseri türlerinde etkili olan bir besin maddesidir. Son dönemlerde yapılan çalışmalar, zerdeçalın kanser hücrelerinin ve normal olmayan hücrelerin çoğalmasını engellediğini kanıtlamıştır. Ayrıca zerdeçal, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını destekleyen enzimin aktivitesini azaltmaktadır.
  • Ceviz, kanserli olan hücrelerin aktif kalmasını sağlamakta olan enzimlerin aktivasyonunu engellemekte olan “gama tokoferol” bileşenini içermektedir. Erkeklerde ve kadınlarda östrojen seviyelerini düzenleyen ve meme kanseri hücrelerinin büyümesine sebep olan östrojen reseptörlerinin bloke edilmesini sağlayan cevizin içeriğinde bulunan fitoöstrol bileşenidir. Nutrition and Cancer Dergisi’nde yayınlanmış olan bir çalışma sonucunda bir ay boyunca ceviz tüketen farelerde, ceviz tüketmeyen farelere göre kanserli hücrelerin büyüme oranı %50 oranında azaldığı sonucuna varılmıştır. Meme kanserinden korunabilmek adına her gün iki ila üç adet tam ceviz tüketilmesi önerilmektedir.
  • Domates, pişmiş olarak tüketilmesi halinde meme kanseri riskini azalttığı görülmektedir.  Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından yayınlanmış bir araştırma sonucunda domatesin içeriğinde bulunan likopen, domatese rengini veren pigmentin adıdır ve bu pigment özellikle meme kanserinin oluşumunu önlemeye ve meme kanserinin tedavisinde etkili olduğu belirtilmiştir. Domatesin içeriğinde piştikçe etkinliği artmakta olan antikanserojen özelliğine sahip olan karotenoidler mevcuttur. Bu konuda yapılan çalışmalarda yüksek oranda karotenoid düzeyine sahip olan kadınlarda meme kanserine yakalanma riski %19 ila %22 oranında daha düşük olduğu saptanmıştır.
  • Keten tohumu, içeriğinde güçlü antioksidanlar barındırmakta ve bu özelliği ile kanserin önlenmesine ve tümörlerin büyümesini engellemektedir. Gün içinde bir çay kaşığı keten tohumu yulaf ya da yoğurtla karıştırılarak ya da salatalara ilave edilerek tüketilebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta meme kanseri tedavisi gören kişilerin doktoruna danışmadan keten tohumu tüketmemesi gerektiğidir.
  • Anne sütü, bebeğin sonraki yaşamında kanser riskini azaltmaktadır. Annelerde ise bebeklerini altı ay süre ile emzirmesi sonucunda meme kanseri riski azalıyor olacaktır.

Sonuç olarak; sağlıklı ve dengeli beslenme sonucunda kanser hastalığına yakalanma riski azalıyor olacaktır. Tedavi aşamasında ve tedavi sonrasında da yine sağlıklı ve yukarıda belirttiğimiz kanser önleyici ve kanserin ilerlemesini önleyen besinler, hayatınıza dahil edilmeli ve bu doğrultuda beslenme alşkanlığı kazanılmalıdır.

Soru - Cevap

Leave a Reply

*Yorumlara cevap verebilmek için hesabınızın olması gerekmektedir. Buraya tıklayarak hesap oluşturabilirsiniz.