Dünya’da ve ülkemizde bir çok kronik hastalığın sebeplerinden biri olarak gösterilmektedir aşırı tuz kullanımı. Bilimsel çalışmalar da göstermektedir ki ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği tuz kullanım miktarının üç katı kullanılmaktadır. aşırı tuz tüketimi yüksek kan basıncına sebep olmaktadır. Yüksek kan basıncı kalp hastalıklarını tetikleyen önemli nedenlerdendir. Aşırı tuz tüketimi tansiyon ve kalp hastalığının yanı sıra vücutta ödem oluşmasına da sebep olmakta ve aşırı tuz tüketimi beraberinde kilo sorunlarını da getirmekte. Şimdi Tuz kullanımının hayatımızı nasıl etkilediğini, tuzun zararları ve daha az tuzlu yiyebilmek için neler yapabileceğimize göz atalım.
Tuz Kullanımının Vücudunuza Verdiği Zararlar Nelerdir?
Aşırı tuz kullanımı yüksek tansiyon hastalığına ve buna bağlı olarak kalp ve damar hastalıklarına sebep olmaktadır. Hipertansiyon olarak adlandırılan yüksek tansiyon hastalığının başlangıcında tuzun önemi oldukça büyüktür. Bazı bireylerde böbreğin tuz atma kapasitesi sınırlı olabiliyor ve gerektirdiğinden fazla tuz tüketimi hipertansiyon hastalığının ortaya çıkmasına ve tedavi sürecinde başarısızlığa yol açabiliyor.
Hipertansiyon kan damarlarındaki basıncın artması olarak tanımlanmaktadır. Dokularda ve tüm organlarda damar olduğu için de hipertansiyon tüm vücudu etkileyebiliyor. Hipertansiyonda en çok etkilenen organlar; beyin, kalp, böbrekler, gözler ve büyük atardamarlar olarak belirtilmektedir. Hipertansiyon bu organlardaki olumsuz etkileri sonucunda ölümlü hastalıklara ve kalıcı sakatlıklara sebebiyet vermektedir.
Hamilelikte aşırı tuz tüketimi sağlık sorunlarına sebep olmaktadır. Ödem dediğimiz su toplanmasına sebep olabiliyor. Bu nedenle hamilelik döneminde doktor tarafından kontrollü tuz tüketimi önerilmektedir. Ayrıca bazı hamilelerde ödemle birlikte yüksek tansiyona yol açtığı da bilinmektedir. Hafif vakalarda bebek etkilenmez ya da gelişiminde duraklama yaşanabilir. Bu gelişimde yaşanan duraklama sekiz aylık olduktan sonra daha çok kendini gösterir. Hafif vakalarda doğum normal seyrinde gerçekleşir ancak ilerlemiş vakalarda bebeğin altıncı ayından sonra gelişimi yavaşladığında erken doğum riskine sebep olabilir. Ödem nedir yazımıda bu konuyla ilgili çok daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
Diyet yapan bireylerde tuz tüketimine çok dikkat edilmesi gerekir. Çünkü aşırı tuz tüketimi vücutta su tutulmasına sebep olabilmekte ve bu da şişkinlik hissine yol açmaktadır. Ayrıca tuzun iştah açıcı özelliği saptanmıştır ve bu nedenle diyet sürecinde yüksek miktarda kullanılmaması tavsiye edilir. Bunun için alternatifler mevcuttur. Örneğin salatayı bol limonlu tüketmeniz halinde tuza ihtiyaç duymazsınız.
Aşırı tuz kullanımının diğer bir olumsuz etkisi ise kemikler üzerindedir. İdrardan kalsiyumun atılmasına sebep olur. Bu durum kemiklerde kalsiyum kaybına sebep olur. Kalsiyum kaybı kemik erimesini (osteoporoz) ve kemiklerde kırılmaları tetikleyen en önemli sebeptir. Bu durumdan kaynaklı sorunlar yaşıyorsanız Kalsiyum Nelerde Bulunur yazımızı okuyarak calsiyum açısından zengin beslenme ile bunu dengeleyebilirsiniz.
Tuz Kullanımını Azaltmak İçin Neler Yapılabilir?
Doktorların büyük çoğunluğu yemeklerin pişirilme esnasında tuz atılmamasını önermektedir. Sofrada tüketim esnasında tuz eklenmesi daha az tuz tüketiminde size yardımcı olmaktadır. Özellikle sıcak tüketilen tahıllarda; pilav ve makarna gibi yemeklerde sonradan tuz eklenerek tüketilmesi daha faydalı olmaktadır.
Tuz kullanımıyla ilgili diğer bir öneri ise yemeklerin pişirilmesi esnasında az tuzla yemeğin pişirilmesi ve sofrada tüketimi esnasında hiç tuz atılmamasıyla ilgilidir.
Küçük delikli tuzluk kullanılması daha az tuz kullanılması açısından faydalı bir adım olacaktır.
Satın alınan besin maddelerinde etiketler mutlaka okunmalı ve sodyumu yani tuzu azaltılmış ya da tuzsuz olanlar tercih edilmelidir.
Yemeklerin lezzetini artırmak için alternatif tatlardan faydalanabilirsiniz. Örneğin nane, kekik, maydanoz, dereotu, fezleğen ve rezene gibi bitkiler ve baharatlar size bu konuda yardımcı olacaktır. Limon, sirke ve yoğurtta alternatifler arasındadır. Daha önce de belirttiğimiz gibi salatalarda limon kullanımı tuzun eksikliğini size hissettirmez ve lezzetli bir öğün yapmanızı sağlar.
Sebze ve meyvelerin tüketimi artırılmalıdır.
Bol su tüketilmelidir. Şişe ve maden sularınıniçerdiği sodyum miktarı mutlaka kontrol edilmelidir.
Et olarak tütsülenmiş yani füme et ve konserve ürünlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
Tuzlanarak hazırlanmış olan jambon ve salam gibi besin maddeleri, hazır çorbalar, konserveler, hazır bulunan karışımlar, salamuralar (turşu, zeytin vs.), ketçap, hardal ve hazır sosların tuz içeriği yüksek miktarda olmalıdır. Bu besin maddelerinden uzak durmak sizin için faydalı olacaktır. Buna alternatif olarak zeytininizi siz kendiniz evde yapabilir ve ketçap yerine organik domatesten yapılmış olan bir sosu tercih edebilirsiniz.
Ne Miktarda Tuz Alınmalı?
Sağlıklı yaşam kurallarının biri de günlük sodyum ihtiyacını karşılayacak miktarda tuz tüketilmesidir. Günlük olarak sodyum ihtiyacı 2.400 mg.’dır. Bu miktar 5 gr. tuz ile ölçülendirilebilir. Besinlerin içerdiği tuz miktarı günlük tuz ihtiyacını karşılayacak miktardadır.
Sofra tuzları iyotla zenginleştirilir. Çok az miktarda yani 1/4 çay kaşığı oranında iyotlu tuz, günlük iyot gereksinimi için yeterli miktardadır. İyot çok çabuk kayba uğradığından, iyotlu tuzlar ışık geçirmeyen kaplarda ve ışık almayan alanlarda saklanmalıdır.
Besinlerin İçerdiği Tuz Miktarları
Salça 38 mg.
Mercimek 30 gr.
Yoğurt 47 mg.
Yumurta 138 mg.
Edirne Peyniri 252 mg.
Levrek 68 mg.
Dana Eti 80 mg.
Süt 49 mg.
Ketçap 1042 mg.
Turşu 1353 mg.
Kaşar Peyniri 710 mg.
Tuz tüketimine dikkat etmeniz gerekiyorsa ve vücudunuzda tuza karşı olan tölerans oldukça düşükce hayvansal gıdalar tercih etmek yerine bitkisel kaynaklı beslenmeyi tercih eden Vegan Diyeti sizin için kurtarıcı olabilir.
*Yorumlara cevap verebilmek için hesabınızın olması gerekmektedir. Buraya tıklayarak hesap oluşturabilirsiniz.